27 Mayıs darbesi mağdurlarının zararlarının tazmini için kurulan komisyon manevi tazminatlara hükmetti

Birkan, Komite üyeleriyle düzenlediği basın toplantısında, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin, çok partili hayata geçtikten sonradan halk iradesine karşısında üretilmiş birincil darbe olduğunu belirtti.

Yüksek Hak Divanı ve Yüksek Soruşturma Kurulunun millete ait adalet yetkisini hileli, hukuksuz ve evrensel hukuk kurallarına tutarsız olarak, esas adalet ve özgürlükleri ayaklar altına alarak kullandığını açıklayan Birkan, demokrasi tarihindeki en fena ve acı hadiselerden biri olan 27 Mayıs darbesinin bütün izlerinin toplum, siyaset ve devlet hayatından silinmesine yönelik bu zamana değin çoğu adım atıldığını dile getirdi.

Türkiye Büyük Irk Meclisince daha önce Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun itibarlarının iade edildiğini, mezarlarının Yassıada’dan İstanbul’daki anıt mezara taşındığını hatırlatan Birkan, Yassıada’nın Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na dönüştürüldüğünü söyledi.

7248 sayılı “1924 Tarih ve 491 Sayılı Teşkilatı Esasiye Kanununun Bir Takım Hükümlerinin Kaldırılması ve Bir Takım Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanunun Bir Takım Hükümlerinin Yürürlükten Kaldırılması ve Neden Olunan Mağduriyetlerin Giderilmesi Hakkında Kanun” ile Türkiye Büyük Halk Müziği Meclisi tarafından 27 Mayıs darbesinin hala devam eden neticelerinin ve hukuk dünyasında varlığını koruyan kanun ve kararlarının ortadan kaldırılmasının sağlandığını anlatan Birkan, kanunla, Milli Birlik Komitesinin çıkardığı 1 sayılı Kanun’un Yüksek Yargı Divanı ve Yüksek Soruşturma Kurulunun kuruluşuna dayanak olan maddesinin ve 1924 Anayasası’nda var olan müsadere yasağına istisna getiren maddesinin yürürlükten kaldırıldığını kaydetti.

Birkan, kanunla, Yüksek Soruşturma Kurulu ile Yüksek Hak Divanı kadar haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülenlerin bu soruşturma ve kovuşturmalar nedeniyle uğradıkları manevi zararların ve bu şahısların mal varlığı değerlerinin müsadere edilmesinden kaynaklanan somut zararlarının Define tarafından karşılanacağının düzenlendiğini bildirdi.

Bu amaçla 13 Ekim 2020’de başkanlığını yaptığı Komisyonun kurulduğunu dile getiren Birkan, 25 Şubat’ta başlayan tatbik sürecinin 25 Mayıs’ta sona erdiğini belirtti.

Zekeriya Birkan, şöyle devam etti:

“Komisyonumuza 7248 sayılı Kanun’la yasal dayanaktan mahrum ayla gelen Yüksek Soruşturma Kurulu ile Yüksek Yargı Divanı tarafından haklarında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar neticesinde zarar gördükleri beyanını içeren toplam 3 bin 52 başvuru yapılmıştır. Komisyonumuzun çalışmaları ardından bu başvurulardan 370 zarar gören ile ilgili 1457 başvurunun 7248 sayılı Kanun dahilinde olduğu anlaşılmıştır. Hasar gördüğünü ifade eden 194 kişiye ilişkin 1595 başvurunun ise 7248 sayılı Kanun kapsamına girmediği belirlenmiştir.”

Başvurular incelenirken Yüksek Soruşturma Kurulu ve Yüksek Adalet Divanına ait devlet arşivlerinden temin edilen 346 bin 510 sayfa doküman ile Türkiye Büyük Halk Meclisinden tedarik edilen 247 bin 168 sayfa evrakın incelendiğini gösteren Birkan, çalışmalar ardından hileli nezaret, hukuka tutarsız tutuklama, uzun tutukluluk, yaşam hakkı ihlali ve kötü muameleye ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştayın manevi tazminat uygulamalarının incelendiğini, hasar görenlerin hileli olarak hürriyetinden yoksun bırakıldıkları vakit, sosyal ve ekonomik durumları, çektikleri ızdırap, ızdırap ile olayın oluşu ve nitelikleri itibarıyla uğradıkları manevi zararın etkileri gözetilerek manevi tazminatların belirlendiğini söyledi.

Zekeriya Birkan, “Komisyonumuzca 7248 sayılı Kanun dahilinde manevi tazminat kararları verilmiştir. Yüksek Yargı Divanı kararlarında müsadereye ilişkin hüküm bulunmadığından fiziki zarara ilişkin bütün başvuruların reddine karar verilmiştir.” bilgisini paylaştı.

Başvuruların müzakeresi ve karara bağlanmasına 22 Eylül 2021’de başlandığını gösteren Birkan, haftalık toplantılar sonucunda 2 Kasım 2021’de başvuruların müzakereleri ve karara bağlanma sürecinin tamamlandığını kaydetti.

Birkan, “Her başvuruya ilişkin ayrı ayrı düzenlenerek imza altına alınan buluşma tutanakları uyarınca gerekçeli kararların yazımı ve onaylama işlemleri işlenmiş olup kararların ilgililere beyanat edilmesine bugünden itibaren başlanacaktır.” dedi.

Komisyon kararlarına karşı kararın tebliğini izleyen 15 gün içinde bir defaya bilerek edinmek üzere verilecek uygulama ile aracısız olarak ya da valiliklerin il yazı işleri müdürlükleri yoluyla Komisyona itiraz başvurusunda bulunulabileceğini belirten Birkan, Komisyonun itiraz üzerine vereceği karara karşısında ise birincil derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda dava açılabileceğini söyledi.

Birkan, “Komite kararında ödenmesine karar bahşedilen tazminat tutarı, kararın kesinleşmesini müteakip talep üstüne 4 ay içinde kararda gösterilen kişiye Define ve Maliye Bakanlığı göre ödenecektir.” ifadesini kullandı.

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir