”7 Şubat MİT kumpası” üzerinden 10 yıl geçti! ”Kumpas, Başbakan’ın ameliyata geç girmesiyle bozuldu”

AA muhabiri, 15 Temmuz darbe girişimine değin FETÖ’nün devlete karşın en büyük eylemlerinden biri olan ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, “FETÖ’nün Türkiye Cumhuriyeti hükümetine aleyhinde açıktan giriştiği birincil operasyon” ifadeleriyle tanımlanan 7 Şubat 2012 tarihli “MİT kumpası”na ilişkin adli süreci derledi.

Emniyet ve hak kurumlarının içine sızan FETÖ’cüler, kumpası, Türkiye Cumhuriyeti’nin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı, MİT’i, terör örgütü PKK ile ilişki içindeymiş gibi bakış bahanesiyle 7 Şubat 2012’de, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın da aralarında bulunduğu bazı görevlilerini ifadeye çağırma ve haklarında yakalama kararı tümdengelim şeklinde kurgulayarak yapmak istedi.

MİT Başkanı Hakan Fidan’ın yürütülen bir soruşturma kapsamında “değişken” olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına çağrıldığı bilgisinin paylaşıldığı haberler, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Bir zaman sonra, çoğunluğu FETÖ’cü oldukları gerekçesiyle görevlerinden uzaklaştırılan, bazıları firar eden veya tutuklanan dönemin özel yetkili başsavcı vekilleri ve savcıların, bir devlet kurumuna ve temsilcilerine aleyhinde böyle bir girişimde bulunduğu netleşti.

O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönlendirmesiyle Hakan Fidan ve MİT görevlileri, soruşturmaya direnerek savcıların çağrılarına hiçbir zaman yanıt vermedi.

– KUMPASTAN SONRAKİ IŞLEM KRONOLOJİSİ

İfadeye çağırma işleminin peşinde yaşananlara ilişkin kronolojik süreç ise şöyle devam etti:

10 Şubat 2012’de savcılar Sadrettin Sarıkaya ve Adem Özcan imzasıyla MİT görevlileri hakkında yakalama kararı çıkartıldı.

11 Şubat’ta savcı Sadrettin Sarıkaya soruşturmadan alınırken 13 Şubat’ta savcı Adem Özcan imzasıyla MİT’e gönderilen yazıda, 5 kişinin kurumla ilişkileri ve yardımcı istihbarat elemanı gibi bir görevlilerinin olup olmadığı soruldu.

17 Şubat’ta MİT Kanunu TBMM’de değiştirildi ve soruşturma izni Başbakanın iznine bağlandı.

18 Şubat’ta MİT görevlileri hakkındaki yakalama kararı kaldırıldı.

20 Şubat’ta savcı Bilal Bayraktar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği yazıda, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadesinin alınmasına ilişkin talimatın iade edilmesini istedi. 22 Mart’ta takipsizlik kararı verildi.

23 Şubat’ta soruşturma belgeleri, fezleke ve ekleri 5 torba içerisine 23 klasör olarak Başbakanlığa gönderildi.

11 Nisan’da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen yazıda, soruşturma için Başbakanlıktan müsade alınıp alınmadığı soruldu.

18 Mayıs’ta savcı Bayraktar, Başbakanlıktan izin başvurusunda bulunulduğunu bildirdi.

14 Eylül’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen yazıda, dosya hakkında “yetkisizlik” kararı verildiği ve dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği bildirilirken soruşturma dosyasının kısıtlanmasına karar verildi.

30 Ocak 2013’te Başbakanlık, MİT görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verdi.

22 Mart 2013’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, MİT görevlileri hakkında takipsizlik kararı aldı.

– FETÖ ELEBAŞI GÜLEN’İN DE OLDUĞU 34 SANIK HAKKINDA HAZIRLANAN İDDİANAME

Devam eden süreçte özel yetkili savcılık ve mahkemelerin kapatılması, soruşturmada devir bölge başsavcı vekilleri ve savcıların tayin yerlerinin değiştirilmesiyle FETÖ oluşumuna karşı başlatılan mücadelede zarfında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 7 Şubat MİT kumpasına ilişkin, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in de arasında yer aldığı 15’i firari 34 sanık hakkında 2020 yılının Şubat ayında iddianame hazırlandı.

İstanbul 23. Ağır Cinayet Mahkemesi kadar 10 Mart 2020’de kabul edilen iddianamede, “mağdur” olarak, “61. Hükümet Başbakanı olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümetin Başbakan yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Emrullah İşler ve Binali Yıldırım gibi kabinede yer alan isimlere yer verildi.

Ayrıca o dönem MİT Müsteşarı olan MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Facia Güneş, eski MİT personelleri Yaşar Hakan Şimşek ve Hüseyin Emre Kuzuoğlu da iddianamede “mağdur”, MİT personeli M.Ö. ise “müşteki” olarak yer aldı.

– “FETÖ’NÜN HÜKÜMETİ YIKMAYA YÖNELİK İLK TEŞEBBÜSÜ”

İddianamede, 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar geçen sürece bakıldığında, FETÖ’nün nihai hedefe ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile zorlama mücadelesine girdiğine dikkat çekilerek, “Başlatılan eylemlerin ilk aşamasının Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir askeri casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT tırları ve 17-25 Aralık gibi kurgu ve kumpas soruşturmalar olduğu, bu eylemlere 7 Şubat 2012’de Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasıyla sürat verildiği anlaşılmıştır. MİT soruşturması aslında FETÖ’nün seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni yıkmaya karşın ilk teşebbüsüdür.” ifadeleri kullanıldı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı, MİT’i, PKK ile ilişki içindeymiş gibi göstererek MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması, evlerinde arama yapılması ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasının, o tarihte Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ameliyat olacağı güne denk getirildiğine şive yapılan iddianamede, “Bu şekilde kurgulanan işlem, nihai hedefi seçilmiş meşru hükümeti devirmek olan emniyet, MİT ve adalet organlarına sızarak yerleşmiş olan FETÖ’nün, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne aleyhinde açıktan giriştiği birincil operasyondur.” değerlendirmesine yer verildi.

FETÖ’nün, aleyhinde olduğu çözüm sürecini engellemeye karşın çalışması doğrultusunda ihraç edilen savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya’nın, PKK soruşturması yürüttüklerine şive yapılan iddianamede, bu savcıların, Fidan’ın yanı sıra eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Yıkım Güneş, eski MİT personeli Hüseyin Emre Kuzuoğlu ve Yaşar Hakan Şimşek ile M.Ö, hakkında, “PKK’ya bile bile takviye etme ve soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçlarından soruşturma başlattığı hatırlatıldı.

Kamuoyunda “Oslo görüşmeleri” olarak tanıdık ses kayıtlarının 13 Eylül 2011’de basına sızdırıldığı ve 20 Aralık 2011’de müşteki M.Ö’nün MİT adına çalıştığı bilindiği halde evinde arama yapılarak gözaltına alındığı bilgisi bahşedilen iddianamede, yurt dışına çıkış yasağı konulan M.Ö.’nün savcılık ifadesinin, gizlilik kararı bulunmasına rağmen basına sızdırıldığı, hatta Taraf gazetesi web sitesinde ismiyle birlikte fotoğrafının yayımlandığı anımsatıldı. M.Ö’nün MİT namına çalıştığı deşifre edilerek PKK’ya hedef gösterildiği ve can güvenliğinin risk altına girdiği de iddianamede kaydedildi.

– “KUMPAS, BAŞBAKAN’IN AMELİYATA GEÇ GİRMESİYLE BOZULDU”

Kumpas soruşturmasıyla örgüt mensuplarının, MİT ile ilgili kamuoyunda, “PKK ile organize hareket eden teşkilat” algısı oluşturdukları ve yargıyı kullanarak MİT’i ele geçirme niyetini sergiledikleri aktarılan iddianamede, Hakan Fidan’ın gözaltına alınması maksadıyla çaba gösterildiği, gözaltına alınmasıyla birlikte, “emri Başbakan’dan aldığı” algısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve hükümetin istifaya zorlanması ve hatta devrilmesinin planlandığı anlatıldı.

İddianamede, bu kurgu ve kumpas soruşturmasının, istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilmesi ve Başbakan’ın ameliyata geç girmesiyle bozulduğu ve önlendiğine de işaret edildi.

Örgütün kumpasa ilişkin yaptığı toplantı ve toplantı öncesinde iki FETÖ’cü mahrem imamın Amerika’ya gittiğinin tespit edildiğine yer verilen iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi örgütün emniyet imamı “Kozanlı Ömer” kod adlı Osman Hilmi Özdil’in yardımcısı konumunda bulunan ve elebaşı Fetullah Tebessüm Eden’le ilk elden görüşen firari sanıklar Çetin Serbest ve İlyas Şahin’in talimatını alma ve örgüt üyelerine iletmek üzere ABD’ye gittiklerinin belirlendiği anlatıldı.

– ÖRGÜT ELEBAŞININ TALİMATI SONRASI ANKARA’DA TOPLANTI

İddianamede, örgüt elebaşından doğrudan alınan talimat sonrası örgütün emniyet ve adalet imamlarının ülkeye geri dönüşlerinin akabinde Ankara Kızılcahamam’da toplantı düzen edildiği belirtilerek, örgüt hiyerarşisi gereği FETÖ elebaşının talimatının emniyet birimlerine iletilmesinin örgütün “Marmara Alan İmamı” olan “Arif” kod adlı sanık Ali Rıza Tekinkaya kadar organize edildiği açıklama edildi.

İddianamede, laf konusu toplantıya örgütün güya emniyet, adalet ile MİT imamlarının katıldığının ve toplantıya katılanlar aralarında Rus Büyükelçi Andrey Karlov suikastine ilişkin davada firari davalı olan Murat Tokay ve Ahmet Kılınçarslan ile ABD’deki Hakan Atilla davasının hakimi Richard Berckman’ı 2014 yılında İstanbul’da ağırlayan hukuk bürosunun ortağı Murat Karkın’ın da olduğunun belirlendiği aktarıldı.

İddianamede yer alan bilirkişi raporunda, “13 Ocak 2012’de Diyarbakır DTP il binasında yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen Oslo’daki görüşmelere ait ses kayıtlarının olduğu harddiskleri FETÖ’nün yerleştirdiği” belirtildi.

– “HAKAN FİDAN GELSE, KESİN TUTUKLANACAKTI” İFADESİ

İddianamade, hakkında takipsizlik kararı verildiği açıklanmış eski polis memuru Ş.E’nin, olayın vahametini gözler önüne seren şu ifadesi yer buldu:

“Tam kesin tarihini bilmemekle birlikte şubatın ortalarında ofis amir yardımcısı Ayhan Albayrak (davalı) bir konuşmasında ‘Hakan Fidan ifadeye gelseydi Sadrettin Savcı kadar belirli tutuklanacaktı.’ dediğini hatırlıyorum.”

İddianamede, meslekten ihraç edilen savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya hakkında ise Yargıtay’da benzer konuyla ilgili yargılandıkları için takipsizlik kararı verildiği hatırlatıldı.

– DAVA SÜRECİ VE İLK TAHLİYELER

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10 Mart 2020’de iddianameyi kabul etmesiyle, kaçak örgüt elebaşı Fetullah Güler Yüzlü’in yanı sıra, olay tarihinde örgütün “yargı imamı” olan İlyas Şahin ve “emniyet imamı” olan Çetin Hür ile dönemin İstanbul Terörle Uğraş Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan’ın da aralarında bulunduğu 15’i firari, eski güvenlik müdürlerinin aralarında olduğu 14’ü de tutuklu 34 sanığın yargılanmasına Silivri’deki büyük mahkeme salonunda başlandı.

Mahkemenin 22 Haziran 2020 tarihli ilk duruşmasında, iddianame ekinde yer alan belgelerin, ulusal savunmaya ve milli güvenliğe ilişkin devlet sırrı olabilecek nitelikte olmaları gerekçesiyle devlet sırrı sayılmasına karar verildi. Ayrıca MİT’i temsil eden avukatın talebi üzerine, halk güvenliğini tehlikeye sokabilecek doküman ve bilgilerin ortaya çıkmasını engellemek namına, duruşmaların kapalı yapılmasına ve duruşma içeriğiyle ilgili yayınlama yasağı getirilmesine de hükmedildi.

Yargılama sürecinde mahkeme, Fetullah Gülümseyen ile olay tarihinde örgütün “adalet imamı” olan İlyas Şahin, “güvenlik imamı” olan Çetin Hür, “MİT mahrem hizmetler imamı” olan Murat Karabulut, “Marmara alan imamı” olan Ali Rıza Tekinkaya ve dönemin İstanbul Terörle Çaba Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan’ın da yer aldığı 15 firari davalı ile 1 tutuksuz sanığın dosyasını ayırdı.

Kapalı yapılan 10 Aralık 2020 tarihli duruşmada, esir yargılanan Aykut Kuvvetli, Oğuzhan Ceylan, Fazıl Adnan İzgi, Mehmet Hecin Süvarisi, Veli Tuluy ve Erkan Ünal’ın, “yargılamanın geldiği safha, tutuklulukta geçirdikleri vakit, kaçma şüphesinin bu aşamada bulunmaması, savunmalarının dargın olması ve delilleri karartma şüphelerinin ortadan kalması” nedenleriyle adli teftiş şartıyla tahliyelerine karar verildi.

– MÜTALAADA İSTENEN CEZALAR

Davanın 15 Ocak 2021 tarihli duruşmasında savcı, esasa ilişkin mütalaasını mahkemeye sundu.

Mütalaada, sanıklardan eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Kazım Aksoy, Erol Demirhan, Nuh Mehmet Damgacı, Ayhan Albayrak, Oğuzhan Ceylan ve Erkan Ünal’ın, “hükümete karşın darbeye girişim” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “devlete ait belgede sahtecilik” ve “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçlarından da 12 yıl 6’şar avuç içi dek hapisle cezalandırılması istendi.

Sanıklardan gazeteci Mustafa Gökkılıç’ın da “hükümete karşın darbeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçundan 4,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen mütalaada, sanıklar Faik Şaşmaz, Fazıl Adnan İzgi, Mehmet Hecin Süvarisi ve Veli Tuluy’un ise “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 15’er yıla değin mahkumiyetleri talep edildi.

Mütalaada ayrıca, sanık Aykut Kuvvetli’nün “hükümete yönelik darbeye teşebbüs” suçundan, öteki sanıklar Sebahattin Kaplan, Musa Metin, Bilal İrice ve Ahmet Kılınçarslan’ın da “hükümete karşın darbeye teşebbüs” ve diğer suçlardan beraatleri yönünde karar verilmesi istendi.

– YENİ İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı göre 19 Şubat 2021’de, 7 Şubat “MİT kumpası”na ilişkin, FETÖ’nün İstanbul bölge temsilcisi olduğu kayıtlı kaçak kesin olmayan Ahmet Hamdi Parlak hakkında yeni bir iddianame hazırlandı. İddianamede, örgütün ulus yapılanması ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimine dışarı giden süreçte gerçekleştirilen kumpas eylemlerine ilişkin manâlı tespitler yer aldı.

Londra’da ikamet ettiği belirlenen belirsiz Parlak’ın, “hükümete yönelik darbeye girişim” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, diğer suçlardan da 57 yıl 6 avuç içi kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianame, İstanbul 23. Ağır Cinayet Mahkemesi’nde görülen ana davayla birleştirildi.

– 10 SANIĞA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI

Mahkeme, ayırma ve birleştirmek kararlarında sonradan 8’i tutsak 18 davalı üzerinden devam eden yargılamada, 3 Mart 2021’deki duruşmada hükmünü açıkladı. 15 davalı hapis cezasına çarptırıldı, 3 sanık beraat etti.

Heyet, sanıklar eski güvenlik müdürleri Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Kazım Aksoy, Erol Demirhan, Nuh Mehmet Damgacı ve Ayhan Albayrak ile örgütün “emniyet mahrem imamları” olduğu belirtilmiş Sebahattin Kaplan, Musa Metin, Bilal İrice ve Ahmet Kılınçarslan’ı “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Kazım Aksoy, Erol Demirhan ve Ayhan Albayrak’ı ayrıca hiyerarşik bir silsileyle “kaliteli devlete ait belgede sahtecilik” suçunu işledikleri gerekçesiyle 9’ar sene hapis cezasına çarptıran heyet, bu 10 sanık hakkında, “silahlı terör örgütü yöneticisi olmak” ve “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlarından, yasa gereği hüküm verilmesine yer olmadığı, “devletin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla tedarik etme” ve “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçlarından ise temize çıkma kararı verdi.

Sanıklar eski polisler Oğuzhan Ceylan, Veli Tuluy, Fazıl Adnan İzgi ve Erkan Ünal’ı “silahlı terör örgütüne abone olmak” suçundan 7 yıl 6’şar hapisle cezalandıran heyet, gazeteci sanık Mustafa Gökkılıç’ı “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçlarından 8 sene 4 ay hapse mahkum etti.

Mahkeme heyeti, davalı Faik Yanılmaz hakkında “silahlı terör örgütüne abone olmak” suçundan “örgüt yöneticiliği” suçundan yargılandığı bir diğer mahkemede beraat etmesi ve bu kararın kesinleşmesi sebebiyle davayı reddederken, öteki suçlardan ise beraatini kararlaştırdı.

Diğer sanıklar Mehmet Deveci ve Aykut Dinç’nün de tüm suçlardan beraatine karar veren heyet, “darbeye teşebbüs” suçundan cezalandırılan sanıklar Bilal İrice, Ahmet Kılıçaslan, Musa Metin ve Sebahattin Kaplan’ın hükmen tutuklanmasına, yattıkları süreye kadar sanıklar Faik Yanılmaz ile Mustafa Gökkılıç’ın da adli kontrolle tahliyesine hükmetti.

– GEREKÇELİ KARARDA ÇARPICI TESPİTLER

Mahkeme heyeti, kurduğu hükümle ilgili gerekçesini de 17 Haziran 2021’de taraflara sundu.

Gerekçeli kararda, kumpasla ilgili, “MİT başkanı ve kurumda çalışan bazı personelin tutuklanmasına karşın bir girişim olan ve kamuoyunda ‘7 Şubat krizi’ olarak bilinen hadise, dönemin MİT imamının, MİT’in başına FETÖ mensubu bir şahsın atanması arayışları çerçevesinde düzenlenen bir operasyondur.” ifadesi kullanıldı.

FETÖ’nün geçmişte izlediği, “Türkiye’nin terör örgütleriyle ilişkili olduğu” minvalindeki kara propaganda faaliyetlerini halen yurt dışında sosyal medya ilk olarak almak üzere çeşitli platformlar üzerinden PKK dışındaki ayrı terör örgütleri üzerinden de sürdürdüğü belirtilmiş kararda, “Örgütün kara propagandasını örgüt ayrım etmeksizin sürdürmesi, delillere dayanmaksızın her argümanı ‘Türkiye’ye hasar verme’ hedefiyle gündeme taşıdığını göstermektedir” denildi.

Kararda, şu tespitler de yer buldu:

“Devletin MİT eliyle bir istihbarat faaliyeti olarak bahsi geçen görüşmeyi (Oslo görüşmeleri) yapması doğaldır, olağandır ve hatta ara sıra zaruridir… Bu görüşmelerin yapılması suç da değildir ve fakat bu görüşmelerin ülkemiz aleyhine olacak ve kullanılacak şekilde sızdırılması suç teşkil etmektedir ama bu siyasal ve askeri casusluk suçuna gövde verir. Oslo görüşmelerinin kendisi de bir istihbarat faaliyetidir. Birtakım retoriklere gereklilik duyulması klasik sayılmalıdır. Olağandışı olan ise bunu bir siyasi iktidara, devlete ve devlet namına istihbarat faaliyeti yürüten kuruma ve görevlilerine yönelik saldırının malzemesi olarak kullanmaktadır. FETÖ’nün emniyet yapılanmasının hazırladığı ve mutfağında İstanbul TEM Şube müdürlüğünün bulunduğu bu operasyonlardan yola çıkılarak örgüt elebaşı Fetullah Tebessüm Eden’in MİT’i ele geçirme amacı, KCK operasyonlarında elde edilen M.Ö’nün beyanı ile zorunlu kavrama ve yetkiyi yaratmakta çelimsiz kalmış, bunun taçlanması için ele geçirilen Oslo ses kayıtları bu sefer hedefe Hakan Fidan, Yıkım Güneş ve Emre Taner’i taşımıştır. Müdahil Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın o dönem Başbakan olarak soruşturmaya izin vermemesi ile bir nevi ilk darbe girişimi sonuçsuz kalmıştır. Kendilerini açılma politikası ardından yaşanan kaotik olayların hedefi olarak istismar eden örgüt, aynı zamanda Kobani olayları ve hendek süreci olarak aşina süreçte PKK terör örgütü ile alt yandan kol kola olmaktan da geri durmamıştır.”

– DOSYANIN YARGITAY’DAKİ İNCELEMESİ SÜRÜYOR

Davanın temyiz edildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Cinayet Dairesi (istinaf), FETÖ 15 davalı hakkında lokal mahkemece bahşedilen mahkumiyet kararlarını hukuka uygun buldu.

Delillerde ve işlemlerde bir eksiklik olmadığına, ispat bakımından da değerlendirmenin uygun olduğuna karar veren daire, bu nedenle sanıkların yaptığı istinaf başvurularını esastan reddetti.

Daire tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına da hükmetti.

Dosyanın Yargıtaydaki incelemesi sürüyor.

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir