Akademisyenlerden ‘Açık Balkan’ açıklaması

BALKANLARIN OLUMSUZ İMGESİ: SAVAŞ, KATLİAM, SOYKIRIM

Soğuk Savaş sonrası dünyada yaşanan dönüşümün tamamlanamadığı ender yerlerden bir tanesinin Balkanlar olduğuna aksan yapan Beykent Üniversitesi Avrupa Birliği Araştırma ve Başvuru Formu Merkezi (BUAB) Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer, “Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya ve Arnavutluk’taki sosyalist yönetimlerin çökmesi ile bölgenin olumlu yönde dönüşeceği ve bütün bölgenin Transatlantik kurum ve yapıları ile entegre olacağı ön görülmüştü. Oysa Yugoslavya’nın dağılma sürecinin kanlı bir savaşa dönüşmesi ve Avrupa Birliği’nin kendi hinterlandında yaşanan sorunlara çözüm getirmekte beceriksiz kalması ortaya olumsuz bir Balkanlar imgesi çıkardı. Bu olumsuz imgenin gölgesinde “savaş”, “katliam” “soykırım” ve “uzlaşmazlık” gibi kavramlar vardı” dedi.

Avrupa Birliği’nin bölge ile ilgili tutumunu değerlendiren Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer, “Kendi hinterlandı olarak gördüğü bölgeleri her tarafta Batı’nın ve Avrupa’nın bir parçası yapmayı hedefleyen Avrupa Birliği, Yugoslavya’dan Hırvatistan ve Slovenya’yı Demir Perde’den Bulgaristan ve Romanya’yı ve dağılan Sovyetler Birliği’nden de Estonya, Litvanya ve Letonya’yı birlik içerisine aldı. Fakat Balkanlardaki değişim süreci uzadı ve Avrupa Birliği bir takım noktalarda eksik kaldı. Bunun bir takım temel sebepleri var. Bosna-Hersek’te savaşı sona erdiren Dayton Uzlaştırma Antlaşması’nın sadece çatışmayı durdurması ve ülke içindeki siyasi yapıyı daha girift bir hale getirmesi, Makedonya’nın önce eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya’ya (FYROM) sonradan da Kuzey Makedonya’ya dönüşürken AB içerisindeki Yunanistan’ın birlik vizyonuna zıt tutumu, tanınma ve AB’ye üyelik hedefi olan Kosova’nın hala AB üyesi ülkelerin birçoğu göre bağımsız bir ülke olarak tanınmaması gibi” ifadelerini kullandı.

“BÖLGE İÇERİSİNDEKİ SORUNLARI BÖLGENİN KENDİSİ ÇÖZMELİ”

Fatih Fuat Tuncer konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Son dönemde Bosna-Hersek içerisindeki Sırp Cumhuriyeti’nin tutumu, Kosova ve Sırbistan arasındaki tansiyonun tekrar yükselmesi, Prespa Antlaşması’nı AB üyeliği ilişkilendiren Kuzey Makedonya hükümetinin AB konusunda herhangi bir ilerleme sağlayamaması ile lokal seçimleri kaybetmesi, bilhassa pandemi sürecinde AB’nin bölgeye gereken desteği verememesi ve BREXIT süreci ile genişleme değil daralmaya dışarı giden bir AB görüntüsünün ortaya çıkması bölge ülkelerini yeni arayışlara yöneltti. Ancak bu bölgenin AB vizyonundan vazgeçmesi anlamına gelmemekte, bütün aksine alan içerisindeki sorunları bölgenin kendinin çözmesi gerektiği misyonunu ortaya koymaktadır.”

İnisiyatifin giderek yükselen popülist söylemler karşısında kayda değer bir adım olduğunu bildiren Tuncer, “Rusya’nın bölgede baştan önemli bir aktör olmaya başladığı dönemde önemli bir adım. Zira Rusya, kendi tarihsel hinterlandında daha saldırgan bir politika izliyor. Bosna’daki kriz ciddiyetini korurken, Ukrayna’daki yaşananlar Balkanlardaki Açık Balkan (Open Balkan) girişimini önemli kılıyor” şeklinde konuştu.

“İSTEDİĞİ DESTEĞİ SAĞLAYAMADI”

Balkanların çatışma dinamiği ve mevcut krizleri özelinde bu girişimin, taraflar aralarında diyaloğu mümkün kılabileceğini söyleyen Milletlerarası İlişkiler Uzmanı Arş. Gör. Aykut Karakuş, “Bu müşterek bir tiryakilik meydana getirebilir ve işbirliğini geliştirebilir. Olur Ya de yakın gelecekte teknik alanda başlayan bu işbirliği, öteki alanlara (Spor, Eğitim, Kültür vs.) da yayılabilir, hatta siyasi alanlara da sıçrayabilir. Keza Avrupa Birliği’nin (AB) bütünleşme süreci de göz önünde bulundurulduğunda Batı tarafından sağlanabilecek siyasi ve ekonomik yardım ile Açık Balkan inisiyatifi, taraflara daha artı refah ve idareli kazanç sunarsa ola ki zorunlu kurumsallaşmayı da sağlayabilir. Ancak şuan için taraf ülkeler, keza kendi kamuoyundan hem de diğer aktörlerden istedikleri desteği sağlamış yok” diye konuştu.

“AB’YE ALTERNATİF OLARAK DIKKATE ALMAK İHTİMAL DEĞİL”

Açık Balkan inisiyatifini AB’ye alternatif olarak düşünmenin şuan için böylece ihtimal olmadığını ifade eden Aykut Karakuş, “Buna ilave olarak ortaya atılan inisiyatifin bir neo-Yugoslavya’yı hedeflemesi gibi bir takım komplo teorilerine de katılmak muhtemel yok. Nitekim Kosova’nın tanınmaması, Bosna-Hersek’teki yürütme, yasama ve yönetimsel vs. sorunların devam ediyor olması, Kuzey Makedonya, Bulgaristan, Yunanistan arasındaki gerilim, azınlık, etnik dehşet ve milliyetçilik gibi sorunların hala devam ettiği görülüyor. Hem üç ülkenin de kamuoyunda karşılıklı güvenin yok denecek dek az olduğu, hala milliyetçilik ve tarihsel hafızanın ise güncelliğini koruduğu gerçekliği de ortada. Kimi araştırmacılar göre “Avrupa’nın barut fıçısı” olarak adlandırılan Balkanlardaki bu gelişmeyi, her şeye karşın bölgesel kararlılık, huzur ve uzlaştırma için önemli bir teşebbüs olarak değer biçmek gerekir” ifadelerini kullandı.

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir