Başkan Erdoğan Beştepe’de açıkladı: Yeni bir döneme giriyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yaşamış İnsan Hazineleri Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri Ödül Töreni’nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yılki Yaşayan İnsan Hazineleri, geleceğe aktarılan mirasın temsilcileri ödüllerini ibraz edeceğimiz ustalarımızı, sanatkarlarımızı, geleneksel sanatlarımızın temsilcilerini huzurlarınızda tebrik ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı UNESCO’nun 2003’te kabul ettiği Fiziksel Olmayan Kültürel Servet Sözleşmesi’ne 2006’da taraf olduğunu andıran Erdoğan, yapılan hazırlıkların ardındaki 2008’den beri de bu listeye en fazla kültürel layık kaydettiren ülkeler arasında yer aldığını söyledi.
Son olarak, hüsnühat sanatının da ilave edilmesiyle Türkiye’nin Fiziki Olmayan Kültürel Servet Listesi’ndeki layık sayısının 21’e çıktığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Meddahlıktan nevruza, ebrudan okçuluğa dek geniş bir alana yayılan kültürel miraslarımızın tanıtılması, korunması, yaşatılması bakımından manâlı gördüğüm bu çalışmaya katkı veren herkese teşekkür ediyorum. Bugün 2021 ödülleri vesilesiyle bir arada olduğumuz yaşayan insanlar hazineleri de benzer anlaşma kapsamındaki envanter faaliyetlerinden biridir. Yaşamış insan hazineleri envanterinin esas şartı olan ressam-çırak ilişkisi içinde öğrenilme şartı Ahilik geleneğimizin de esasını oluşturuyor.
Bilgileri ve becerileriyle ülkemizin kültürünü bugüne taşınmasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasını karşılayan değerlerimizle iftihar ediyoruz. Medeniyetimizde şehirler, mabetleri, meskenleri, caddeleri ve çarşıları ile içinde yaşamış toplumun fiziksel birikimiyle birlikte maneviyatını da yansıtan birer ayna hüviyetindedir. Mimari eserler ve kültürel motifler öncelikle elde etmek üzere baktığımız yeniden şehri meydana getiren maddesel unsurların tamamının sahiden manevi bir kalıptan çıktığını hissederiz. Bu hissiyatı şehrin camileri ve medreseleri kadar hanları ve çarşıları da besler, büyütür. Zira ilim ve irfan ehli yanında zanaat ve ticaret erbabı da aynı manevi kaynaklardan beslenmiştir.”
– “Bu kutlu yolun bin takvim prensipleri bugün de istikametimizi belirlemeye devam ediyor”
Hocalar ve talebelerinin her sabahleyin derse başlarken “Allah’ım hikmet kapılarını önümüze aç, rahmet hazinelerini üzerimize saç” diye dua ettiğini bildiren Erdoğan, “Ustalar ve çıraklar da benzer duyguyu ‘Her seher besmeleyle açılır dükkanımız, Ahi Evran-ı Veli’dir pirimiz, üstadımız’ düsturuyla işlerine başlayarak sergiler. Sahiden de insani tarafı, iktisadi göre daha ön planda mekanlar olan çarşılarımız diğer milletlerin çarşılarına benzemez. Her gün sabah namazından sonra birer rahmet ve bereket kapısı olduğu inancıyla açılan dükkanlarımızda tip, tüketici yok velinimet telakki edilir.” ifadelerini kullandı.
Kapıdan içeri giren herkesin her zaman güler yüzle ve “güzel geldiniz” denilerek karşılanıp, hal ve hatırının sorulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vakti müsaitse dere, kahve ikram edilir. Dükkanlarımız muhakkak birer ticarethanedir, birer geçim kaynağıdır ama daha önemlisi dilimizde doğruluk, elimizle cömertlik, ayağımızda yiğitlik erkanının yoludur. Bu kutlu yolun bin yıllık prensipleri bugün de istikametimizi belirlemeye devam ediyor.” dedi.
Ahilik kültürüyle yetişen insanların bir taraftan maharetlerini sergileyerek zanaatlarını icra ederken diğer taraftan da toplumu kaynaştıran, bir arada tutan değerleri geleceğe taşıdığını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kalemle yazar, çekiçle döven, iğneyle diken, testereyle biçen kutsal eller bir yandan da gönüllerin fethi için gayret gösteriyor, Rabbimizin işlerinizi hoş yapın emrine belirlenmiş ki ‘Allah işini güzel yapanları, güzel işlerle meşgul olanları sever’ buyruğuna ram olması. İşini güzel yerine getirmek, daima hoş işlerle meşgul edinmek ve bu vesileyle Rabbimizin sevgisine mazhar elde etmek nesillerdir milletimizin en büyük gayesidir. Bu anlayışla dünyaya, hayata ve yaşadığı coğrafyaya bakan ecdadımız, demircilikten nakkaşlığa, dokumacılıktan hattatlığa, marangozluktan aktarlığa hemencecik her sahada çok kayda değer ustalar yetiştirmiştir.
Dünyada geleneksel sanatların unutulmaya yüz tuttuğu bir çağda, yaşamış insan hazineleri listemizin her geçen yıl daha da büyümesi milletçe bu ulvi gayeye sarılmayı sürdürdüğümüzü gösteriyor. Bugün de ülkemizin dört bir yan ustalarımız, sanatçılarımız, hat, ebru, kalem işi, minyatür, çini, oyma, kakma, taş işleme, cilt işleme, ahşap işleme gibi sahalarda çok değerli eserler çıkarıyor. Bugün de keçe, yazma, çam düdüğü, kaval, bağlama, nazar boncuğu üreten ustalara sahibiz. Meddahlık, aşıklık, zakirlik geleneğimizi sürdürüyoruz. Yamaklık, çıraklık, kalfalık, uygunluk ve üstatlık basamaklarından geçen nice sanatkarımız kültür ve sanat dünyamızı zenginleştiriyor.”
– “Kabiliyetlerinin yaşatılmasını tedarik edeceğiz”
Türkiye’nin her köyünde her kasabasında her ilçesinde her şehrinde yaşamış insan hazinesi sıfatını yargı eden çok kıymetli insanların olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi alanlarında hayatlarını vakfederek, elde ettikleri becerileriyle ortaya koydukları ürünlerle ülkemize ve dünyaya benzersiz değerler kazandıran, yüreklerinde koca bir aşkı, ellerinde emsalsiz bir mahareti sıkıca tutan bu sanatkarlarımızı beğenmek için kelimeler kifayetsiz kalıyor.” dedi.
Yaşamış İnsan Hazineleri listesine aralıksız yeni ilaveler yapıldığını söyleyen Erdoğan, “Ender data ve beceri gerektiren çoğu mesleğin ihyasına vesile olacak, maddesel olmayan kültürel mirasımızın nesilden nesile aktarılmasını sağlayacaktır. Devlet olarak bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmenin gayreti içindeyiz. İnşallah önümüzdeki dönemde bu cins çalışmaları daha fazla destekleyerek ustalarımızın ve sanatkarlarımızın asırlık birikimlerinin ürünü olan kabiliyetlerinin yaşatılmasını temin edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Allah’ın yarattığı mahlukların en şereflisi olan insanı merkeze almayan hiçbir inancın, medeniyetin, kültürün ve devletin uzun soluklu olmasının mümkün olmadığına dikkat çekici eden Erdoğan, bu nedenle kendilerinin de eser ve hizmet siyasetlerini ecdatlarından aldıkları ilhamla “İnsanı yaşat fakat devlet yaşasın” anlayışı üstüne bina ettiklerini söyledi.
Türkiye’yi bir yanlamasına esas altyapılar ihtiyaçlarını karşılayacak yatırımlarla donatırken diğer yana da tarihe, kültüre ve medeniyete sahip çıkacak araştırmalar gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, “Tarihimizden ilhamını aldığımız yeni bir mimari anlayışı yaygınlaştırmaktan ecdat mirası nice değerimizi ihya etmeye değin öyle fazla çalışmayı hayata geçirdik.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi ve kalkınma hamlelerini önemli ölçüde neticeye ulaştırmanın verdiği güvenle bundan böyle eğitimin ve kültürün merkezde olduğu, medeniyetin ihyası gayretlerine fazla daha artı odaklanabilecekleri bir döneme girdiklerini söyledi.
– “Daha iyilerini sunmakla mükellefiz”
Küresel sağlık ve finans krizi sebebiyle insanlığın gündeminde ekonomi ilk sırada gibi gözükse de başlıca mücadelenin geleceğin hangi kodlarla inşa edileceği konusunda yaşandığını bildiklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu çerçevede artık hayatımızın dışında kalınması kolay kolay mümkün olmayan bir gerçeği, bilhassa bu gerçeği dönüşen dijital dünya araçları siyasetin ve ekonominin üstünde bir baskı olarak karşımıza çıkmaktadır. İnternetin, sosyal medyanın, suni zekanın, reel hayatın ötesinde paralel bir dünya oluşturma yolunda ilerleyen dijital kurguların etrafımızı kuşattığı bir dönemde kendimiz olarak kalmak ve kendimiz olarak daha üste çıkmak mecburiyetindeyiz. Bunun yolu da maziden atiye kurduğumuz köprüyü keza aslıyla ayrıca de teknolojinin verdiği imkanlarla sınırları artan bir şekilde genişleyen yorumlarıyla dinç tutmaktan geçiyor. Çocuklarımıza, gençlerimize ve bütün topluma bizim dışımızda üretilip dayatılanı yok, kendi kültür ve uygarlık değerlerimizle biçimlendirdiğimiz daha iyilerini sunmakla mükellefiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun hükümetinden bürokrasisine, siyasetçisinden iş dünyasına herkesi kucaklayan, ama herkesin daha üstünde biçimlenen bir müşterek bilinci gerektirdiğine dikkati çekerek, “Her birimiz kendi alanımızda ortaya koyduğumuz gayretle, reformcu görüşler ve ürünlerle, eserlerle, çıktılarla bu sürece katkıda bulanacağız ama arzu ettiğimiz iklimi oluşturalım ve sürdürebilelim.” dedi.
Türkiye’nin bir süredir verdiği mücadelenin ülkesi ve milletiyle bu seviyeyi yakalama mücadelesi olduğuna muhabere eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Son iki asrını dış saldırılar yanında kendi iç çekişmesiyle ayrışmalarıyla hatta kavgalarıyla geçiren bir milleti baştan ‘bir olalım, kocaman olalım, diri olalım, kardeş olalım, her zaman birlikte Türkiye olalım’ anlayışı civarda toplamayı başardığımıza inanıyorum. Bu sayede vesayeti yendik, terörün başını ezdik, darbe girişimlerini nafile çıkardık, bölgemizdeki ve dünyadaki itibarımızı artırdık. Ülkemizin dört bir yanını eşi yarı görünmeyen yatırımlarla donattık. Bu sayede her kesimden insanımızın cesaretiyle, girişimciliğiyle, emeğiyle, kabiliyetiyle, başarısıyla, kazancıyla geleceğine umutla bakabilmesini sağladık.”
– “Dün başardık, bugün de başaracağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sayede 2023 hedeflerini hayata geçirmek için kararlılıkla çalıştıklarını, 2053 vizyonlarını da güvenle duyuru ettiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Eğer bugün burada yaşayan insan hazinelerimize sahip çıkma, kültürel mirasımızı geliştirerek geleceğe nakliye konusunda böylesine belirli ve inançlı ifadeler ortaya koyabiliyorsak peşinde işte bu birikim vardır. Binlerce takvim devlet ve uygarlık serencamımızı yeni bir inkişafla, yeni bir yükselişle, yeni bir zaferle taçlandırmak istiyoruz. Kendimizle birlikte tüm dostlarımıza, tüm insanlığa uzlaştırma, emniyet, huzur, rahat, bolluk, iyilik, çekicilik getirmek hedefiyle çıktığımız bu yolda sizlerin desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Biz bu toprakları ahilerin, alın teri ve gönül zenginliği yanında tüm farklılıklarının ötesinde bireyi insan olarak kucaklayan anlayışlarıyla ortaya koydukları gayretler sayesinde vatan haline getirdik. Bugün de inşallah her alanda sahip olduğumuz eşsiz insan hazinesinden aldığımız yardım ve şevkle büyük ve kuvvetli Türkiye’yi Allah’ın izniyle yapı edeceğiz. Dün başardık, bugün de başaracağız, çünkü biz Türkiye’yiz, çünkü biz Türk milletiyiz.”
“Beceri iltifata tabidir” ifadesini aktaran ve bu sözün marifetin iltifatla hakkının teslim edilmesi gerektiğine göze çarpan ettiğini belirten Erdoğan, “Beceri sahibinin hüneri zaten Allah’ın ona bahşettiği bir lütuftur, bir altın bileziktir, benzersiz bir kıymettir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hoşgörüyle marifet sahiplerine haklarının teslimi bağlamında bugün ödüllerini verecekleri yaşamış insan hazinelerinin isimlerini tek tek zikrederek, “Yaşamış ve milletimizin gönlünde ilelebet yaşayacak olan bu insan hazinelerimizin her birine ayrı ayrı yeniden tebriklerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim her birinden razı olsun diyorum, bu ustalarımızın ve sanatkarlarımızın izinden gidecek kardeşlerimize şimdiden başarılar diliyorum.” dedi.
Erdoğan, konuşmasının gerisinde, ebru sanatı alanında Tevfik Alparslan Babaoğlu, tezhip sanatı alanında Fatma Çiçek Derman, karagöz sanatı alanında Alpay Ekler, hat sanatı alanında Ayten Tiryaki, geleneksel ahşap oyuncak üretim geleneğinde Ali Akbey, kazaziye ustalığında Hasan Tabakoğlu, tahta kaşık yapım ustalığında Mustafa Sami Onaylama, metal el işçiliği geleneğinde Hasan Tuluk, geleneksel ahşap oyma sanatında Hüsamettin Yivlik, ehram tekstil ustalığında Sevim Ataner, semer üretim ustalığında İbrahim Atıcı, karatabak dericilik ustalığında İsmail Vasıta, geleneksel lüle taşı ustalığında Mehmet Başsav, yemeni yapım ustalığında Mehmet Orhan Çakıroğlu, ıslık dili geleneğinde Mustafa Civelek, yorgan yapım ustalığında Nahya Güzelyurt, çömlek ustalığında Salim Yaşar ve ağaç baston üretim ustalığında Tansel Işık’a ödüllerini verdi.
Erdoğan, mevlit geleneğinde ödüle layık görülen ama sıhhat sebeplerinden dolayı törene katılamayan Hafız Mevlithan Amir Ateş’in ödülünü yeğeni Kemalettin Metin’e takdim etti.
Yakın zamanda vefat eden, masal anlatma geleneğinde ödül alan Fatma Önkol’un adına ödülü kızı Ayşe Önkol Narşap, Erdoğan’ın elinden aldı.
Narşap, annesini yakın bir zamanda ebediyete uğurladıklarını hatırlatarak, şöyle konuştu:
“Sizin bildiğiniz adıyla ‘geleneğin masal anlatıcısı’, ‘masal annesi’, bizim ise canımız, annemiz, Fatma Önkol namına ve annemin masallarını kitap haline getiren, çalışmasını yapan sevgili ağabeyim Abdulkadir Önkol ve bütün aile bireyleri namına alıyor ve annemle tekrar tekrar olduğu gibi bir kez daha gurur duyuyorum ve onu çok seviyorum. Allah’tan rahmet diliyorum, mekanı cennet olsun diyorum.”
Ödülünü elde etmek için sahneye meydana çıkan kazaziye ustası Hasan Tabakoğlu, Erdoğan’a hazırladığı kazaziye tespih armağan ederek “Saçımızın teli inceliğindeki bu tespihi yalnızca dikiş iğnesiyle, muhtelif tığların üzerinde ördüm, zat-ı alinize getirdim.” dedi. Erdoğan da “Hemşehrim diyor fakat, ‘Elinizi öpmek istiyorum.’ Öptürmem… Lakin ‘Bir 99’luk tespih getirdim, onu kabul eder misiniz?’ diyor. Gökten ne yağar ki yer kabul etmez.” cevabını verdi.
Metal el işçiliği geleneğinde ödül alan Hasan Tuluk, Erdoğan’a teşekkür ederek, ailesiyle birlikte törende bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Ayrıca Tuluk’un Erzurum’da ilkokul üçüncü sınıfa dışarı giden torunu, Erdoğan’ın annesine olan sevgisinden etkilenerek yaptığı devlete ait kendisine hediye ederek elini öptü.
Kendisi de minik kızın elini öpen ve çerçevelenmiş resmi kabul ederek bir zaman inceleyen Erdoğan, sonra kıza oyuncak bebek hediye etti.
Erdoğan, geleneksel ahşap oyma sanatında ödülünü elde etmek için sahneye çıkan Hüsamettin Yivlik ile bir süre sohbet ettikten sonra eline Yivlik’ten aldığı sigara paketini göstererek şunları söyledi:
“Bu armağan nasıl? Bu da sigara ve kendilerinden rica ettim, dedim ‘Bu akşam sigarayı bırak.’ ‘Herkes bana dua etsin, ben de sigarayı bırakayım’ dedi. Benim de biliyorsunuz maharetim ‘bırakıyorum’ veya ‘bırakacağım’ değil, ‘bıraktım’ diyeceksin o anda bırakacaksın. Sözü aldık, paketi de aldık ve Cumhurbaşkanlığı’ndaki yere inşallah onu da hatıra olarak koyacağız.”
Geleneksel lüle taşı ustalığında ödül bölge Mehmet Başsav, sahneye eşi Günseli Başsav ile çıktı.
Başsav, yaptığı konuşmada “Lüle taşı yontu sanatıdır. Senelerce ben dış ülkelerin yontularıyla uğraştım. Bizim bir kültürümüz yok mu diye araştırdım. En sonunda Anıtkabir’de Atatürk’ün paşalarının heykellerini yapmaya başladım. Kadın kahramanların heykellerini, Osmanlı padişahlarının heykellerini yapmaya başladım. 230 parça heykel yaptım. Bunu müze haline getirip Türk halkıyla buluşturmak istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, sanatını icra ederken en büyük yardımcısının eşi olduğunu söyleyen Başsav’a “Sen bundan böyle işi yengeme mi bıraktın?” diye sordu. Başsav da “Senelerdir uğraşıyor.” yanıtını verdi.
Başsav çifti, sonradan Erdoğan’a üstüne “Ahi Evran Yılı anısına… Harama bakma, haram yeme, haram içme, dürüst, sabırlı, dirençli ol, yalancılık, büyüklerinden önce söze başlama, hatalı ölçme, beceriksiz yük, kendin muhtaçsan bile başkalarına verecek kadar eli açık ol. Sanat ve sanatçıya vermiş olduğu yardım için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederiz.” yazılmış lüle taşı çalışmasını hediye etti.
Günseli Başsav da 50 yıldır eşinin çalışmalarına katkı maddesi sunduğunu belirterek, 10 sene öncesine değin bu katkısının nehir, kahve yapmaktan ibaret olduğunu fakat son yıllarda eşinin yaptığı eserlerin replikasını aldığını söyledi.
Islık dili geleneğinde ödüle bedel görülen Mustafa Civelek, sahneye eşiyle birlikte çıktı. Civelek çifti, törene katılan misafirleri ıslık dilinde selamlayarak, Erdoğan’a Giresun’dan getirdikleri hediyeyi ibraz etti.
Erdoğan, Civelek çiftinin sahneye meydana çıkan yakınının kendisini Giresun’un Çanakçı ilçesine misafir etme etmesi üstüne “Derhal diyor fakat 29’unda Giresun’a geliyorsun, eğer Çanakçı’ya gelmezsen o süre Binali Yıldırım Bey’i gönder. Planı yapıyoruz, ya ben ya sen…” dedi.
Bunun üzerine Civelek çiftinin yakını, ıslık geleneğinde Erdoğan’a teşekkür etti.
Tören öncesi Milli Savunma Bakanlığı Mehteran Birliği konser verdi.
Törene, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Şimşek ve Ankara Valisi Vasip Şahin ile Halk Görevlileri Ahlak Kurulu Başkanı Zerrin Güngör ve fazla sayıda konuk katıldı.